Sağlık

Kalça Ağrısının 3 Önemli Nedeni!

Kalça ağrısı hepimizin hayatında en az bir kez yaşadığı bir sorundur. Ağrı genellikle otururken, merdiven inip çıkarken, eğilirken ve spor yaparken daha şiddetli hissedilir. Sorun ilerledikçe geceleri sizi uyandıracak bir şiddete ulaşabilir. Kalça ağrısı genellikle hatalı eğitim veya ani hareketlerden kaynaklanır ve birkaç gün içinde geçer. Ancak bazen değerli sağlık sorunlarının habercisi de olabilir. Ağrıya neden olan hastalıkların erken teşhisi, ileride ortaya çıkabilecek önemli sorunların önlenmesinde ve tedavinin başarısında kilit rol oynar. Acıbadem Fulya Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Tuncay,Çünkü   Kalça ağrısının hiçbir zaman ihmal edilmemesi gerektiğini kaydederek, “Günümüzde geliştirilen teknikler ve kazanılan tecrübeler sayesinde kalça ağrısına neden olan hastalıklar başarılı bir şekilde tedavi edilebilmekte, bu sayede hastalar herhangi bir sorun yaşamadan günlük hayatlarına devam edebilmektedir. Erken müdahale tedavinin başarısı için çok önemlidir. Bu nedenle birkaç gün içinde veya basit ağrı kesici kullanımına rağmen ağrı kendiliğinden geçmiyorsa vakit kaybetmeden doktora başvurulmalıdır. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Tuncay, kalça ağrısına en sık neden olan 3 hastalığı anlattı; değerli uyarılarda bulundu.

 

KALÇA Kalsifikasyonu

Halk arasında ‘kalça kireçlenmesi’ olarak bilinen osteoartroz, kalça eklemini oluşturan kıkırdağın çeşitli nedenlerle aşınması ve alttaki kemiklerin deforme olması ile karakterize bir hastalıktır. Kalça kireçlenmesi semptomlarının ortasında hastayı en çok rahatsız eden durum kasık ve/veya kalça çevresinde gelişen ağrıdır. Başlangıçta sadece belirli bir mesafeyi yürürken, araca binerken veya merdiven çıkarken ortaya çıkan ağrı, zamanla istirahat halindeyken de gelişebilir ve uyku sırasında kişiyi uyandıracak şiddette olabilir. Günlük hayatta artan hareket kısıtlılığı nedeniyle hasta merdiven çıkma, ayakkabı ve çorap giyme gibi ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelebilir.

Nasıl tedavi edilir?

Kalça kireçlenmesi tedavisi konservatif (ameliyatsız) ve cerrahi olmak üzere iki ana gruptan oluşur. İlaç ve fizik tedaviyi içeren konservatif teknikler, ağrıyı azaltmayı ve cerrahi adıma kadar hareket açıklığını ve kas gücünü korumayı amaçlar. Cerrahi tedaviler de kemik şekillendirici işlemler olan kalça artroskopisi, osteotomi ve artroplasti (kalça protezi) olarak gruplara ayrılmaktadır.

Kalça Protezi: Kalça kireçlenmesi tedavisinde uygulanan ve yüzyılın ameliyatı olarak anılan kalça protezi ameliyatında yüzde 90’ın üzerinde başarılı sonuçlar alınmaktadır. Total kalça protezi, kalça ekleminin kireçlenmesi nedeniyle zarar görmüş eklemin yapay bir eklemle değiştirilmesi için uygulanan cerrahi yöntemdir. prof. İbrahim Tuncay, protez ameliyatlarının doğru bir şekilde yapılması durumunda protezin hastada uzun yıllar şikayetlere yol açmayan doğal bir eklem gibi işlev gördüğünü belirterek, “Günümüzde kaliteli ve uygun protezler 20 yıldan fazla dayanabilmektedir. 30’lu yaşlara kadar, herhangi bir komplikasyon gelişmemiş hastalarda. Yumuşak doku iyileşme süreci olan ortalama 6 hafta sonra çoğu hasta desteksiz ve neredeyse hiçbir kısıtlama olmadan normal hayatlarına dönebilir.

Son yıllarda başarıyla uygulanan robotik cerrahi de bu sürece çok değerli katkılar sağlamaktadır. Robotik cerrahinin en değerli özelliği; Ameliyat öncesi bilgisayar ortamında tasarlanmış olması sayesinde kemik kesilerinin minimal kusurlarla yapılmasına ve protezlerin bölgeye ideal bir şekilde yerleştirilmesine olanak sağlar. Bu etkiler sayesinde kalça çıkığı, damar ve sınır lezyonu gibi erken komplikasyonlar nadiren de olsa en aza indirilir. Ayrıca protezin ideal pozisyonda yerleştirilmesi sayesinde homojen yük dağılımı ile protezin aşınması ve gevşemesi daha sonra meydana gelir, bu sayede protez daha uzun ömürlü olur. Son yıllarda popülaritesi artan robotik protez cerrahisinin artroplastide mükemmeliyetin beklendiği vazgeçilmez noktasına yakın gelecekte ulaşacağı öngörülmektedir.

 

KALÇA OSTONEKROZU

Vücudumuzdaki tüm organlar gibi kemik dokular da kanla beslenir. Yeterli kanın olmadığı durumlarda kemikle ilgili doku ve hücreler ölmekte bunun sonucunda kemikte çökmeler meydana gelmektedir. Bu dokunun ölümüne avasküler nekroz veya osteonekroz denir. Uyluk kemiği (femur) başının zamanla gücünü kaybetmesi ve çökmesi kalça çevresinde oluşan ‘ağrı’ ile kendini belli eder. Ağrının en belirgin özelliği kalça hareketleri ile artması ve aslında bacağın önünden dize doğru yayılmasıdır. Kişide çökmeye bağlı olarak topallama sorunu ortaya çıkarken, ilerleyen dönemde gelişebilecek kireçlenmeler eklem hareketlerinde önemli ölçüde kısıtlılığa neden olabilir.

Nasıl tedavi edilir?

Kemiklerin çökmesi meydana gelmeden önce gerekli müdahale yapılırsa tedavinin başarı oranı artar. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Erken dönemde tespit edildiğinde genellikle kan sulandırıcı ilaçlar, hiperbarik oksijen tedavisi ve fizik tedavi desteği gibi ilaç tedavileri ile sorun giderilmektedir. Bu yöntemlerden sonuç alınamazsa ve radyolojik değerlendirmelerde eklem çökmesi veya önceden var olan bulgular varsa cerrahi yöntemlere başvurulur. Çökmeden önce ‘core dekompresyon’ adı verilen operasyon gerçekleştirilir. Bu ameliyatta amaç, uyluk kemiğinin başın beslenmesini engelleyen basıncı azaltmak ve böylece kafaya tekrar kan gitmesini sağlamaktır. Operasyona PRP, kemik iliği ve kök hücre gibi hücresel tedavi uygulamaları da eklenebilir. Bu tedavilerden fayda görmeyen hastalarda osteotomi adı verilen kemiğin yük taşıyan bölgesini değiştiren operasyonlar yapılabilir. Çökme meydana geldiğinde tek seçenek olan ve hasta memnuniyetinin en yüksek olduğu total kalça protezi ameliyatı yapılır. Bu tabloda hem ağrının erken dönemde minimal komplikasyon riski ile tamamen ortadan kalkması gibi faydalar sunan hem de özellikle bu patolojide kullanılacak protezin uzun ömürlü olmasını sağlayan robotik uygulamaların kullanılması değerli bir avantajdır. genç hastalar.

 

Kalça Sıkışma Sendromu (FEMOROACETABULAR SIKIŞMA SENDROMU)

Kalça sıkışması; Kalçadaki yapısal problemler nedeniyle kalça eklemini oluşturan iki modülün hareket sırasında birbiriyle olağandışı teması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Hastalar sıklıkla pantolon giyerken, araca binerken veya bağdaş kurarak otururken kalça çevresinde C şeklinde ağrıdan yakınırlar. Bu sendrom zamanında fark edilmez ve gerekli müdahale yapılmazsa eklemde geri dönüşü olmayan hasara yani kalça kireçlenmesine neden olabilir.

Nasıl tedavi edilir?

Sendromun ilk dönemlerinde fizyoterapi teknikleri kullanılsa da kalça sıkışma sendromunun tedavisi cerrahidir. Açık veya kapalı (artroskopik) yöntemlerle patolojinin her iki tarafı (uyluk başı ve kalça çukuru) yeniden şekillendirilir ve labrum yani kalça ekleminin yapısındaki üçgen kıkırdak doku yırtılmışsa onarılır ve canlanabilir. tamir edilmek. Tamir edilemeyecek durumda ise çıkarılır veya başka bir doku ile onarılır. Ameliyattan sonra 4-6 hafta hareketler kısıtlanır ve baston kullanılması önerilir. Sonrasında hasta hızla normal hayata ve spora dönebilir. Başarılı bir operasyon sonrasında hastanın erken dönemdeki kalça ağrıları kaybolur veya azalır, uzun vadede ise kireçlenme süreci geciktirilir veya tamamen engellenir.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

haber-sariz.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu